Biyolog, bilim ve sağlık habercisi F. Esra Öz ile tıp fotoğrafçılığı üzerine yaptığım röportajı aşağıda okuyabilirsiniz.
DERSİMİZ “TIBBİ FOTOĞRAFÇILIK”
Sağlık çalışanlarının özellikle vakaları ile ilgili görüntüleri arşivlemesinin çok önem taşıdığını dile getiren Mersin Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbi Fotoğrafçılık Sertifika Programı Yürütücüsü Prof. Dr. Tamer Akça, “Türkiye’deki ilk ve tek tıbbi fotoğrafçılık sertifikası eğitimi veriyoruz” dedi.
Fotoğraflar iletişimin görsel malzemeleridir. Özellikle sağlık alanında anlatılanların, görüntülenmesi ayrı bir önem taşır. Bu amaçla da tıbbi fotoğrafçılık, ülkemizde yeni yeni duyulmaya başlansa da, bu alanda Mersin Üniversitesi Tıp Fakültesi öncülük ediyor. Tıbbi Fotoğrafçılık Sertifika Programı Yürütücüsü Prof. Dr. Tamer Akça, “Sayısal teknolojilerle bir cep telefonu ile bile fotoğrafı çekmek ve aynı anda internet üzerinden uzaktaki bir hekime göndererek görüş almak olasıdır. Bu konudaki en güncel örnek, acil serviste çalışan hekimlerin hasta geldiğinde, görüş almak için ilgili uzmana cep telefonu aracılığı ile gönderdiği fotoğraflardır” dedi.
Tıbbi fotoğrafçılık hakkında Mersin Üniversitesi Tıp Fakültesi Genel Cerrahi Anabilim Dalı Meme ve Endokrin Birimi Öğretim Üyesi ve Tıbbi Fotoğrafçılık Sertifika Programı Yürütücüsü Prof. Dr. Tamer Akça, soruları yanıtladı.
Tıbbi görsel dokümantasyon nedir? Kanıta dayalı tıbbın en önemli özelliği yapılan tedavi girişimlerinin bilim dünyasına sunulmasıdır. Bu nedenle tıbbi uygulamaların bütün unsurları ile kaydedilmesi gerekmektedir. Bu uygulamaların yayınlanmasında ise kayda geçirilen tüm verilerin eksiksiz, konu ile mantık bağlantısının sağlıklı ve anlaşılır olması gerekmektedir. Bu verilerin arasında sadece hastanın anamnez, fizik muayene, laboratuvar, görüntüleme ve diğer sonuçları bulunmaz. Konu ile ilgili tüm görseller de bu verilerin önemli bir parçasını oluşturur. Yapılan tıbbi uygulamaların görsel olarak kayda geçirilmesi diğer tüm veriler gibi aynı özeni gerektirir. Görsel gereçler bilimsel bir makalenin kolaylıkla okunması ve anlaşılması için vazgeçilmez bir unsurdur. Bu nedenle hekimler yaptıkları tıbbi uygulamaları vasatın üzerinde bir beceriyle görsel olarak kaydedebilmeli, işleyebilmeli ve sunabilmelidirler.
Bu amaca hizmet eden tıbbi görsel dokümantasyon sıklıkla sadece fotoğraf çekimi gibi algılansa da, konunun video, grafik, animasyon ve resimleme (illustrasyon) gibi olmazsa olmaz yapı taşları bulunmaktadır.
Tanınmış tıbbi fotoğrafçılar kimlerdir? Bu konuda çok fazla bilinen isim olmamakla birlikte, tıbbi fotoğraf konusunda yazılmış iki önemli referans kitabın yazarları olan Lawrence B. Stack, Alan B. Storrow, Michael A. Morris, Dan R. Patton ve Peter Hansell otörlükleri tartışılmaz isimler olarak kabul edilmektedirler.
Tıbbi fotoğrafçılığın önemi nedir? Diğer kurumlar bir yana bırakılacak olursa sağlık kurumlarında, özellikle de akademik ortamlarda çalışan hekimlerin ve diğer sağlık çalışanlarının tıbbi fotoğrafçılık konusunda vasatın üzerinde bilgi sahibi olması gerekmektedir. Bu gerekliliğin sebepleri arasında; hastalığın ya da lezyonun tanısında ve tedavisinde kullanma, adli veya tıbbi nedenlerle kişisel arşiv oluşturma, eğitim malzemesi oluşturma, akademik yayın için görüntüleme sayılabilir.
Tıbbi zorunluluk: Tıbbi fotoğraflar veya videolar bir hastalığın tanısını koymada yardımcı olabileceği gibi, tedavisinin takibinde de çok etkin olarak kullanılabilirler. Günümüz teknolojisi sayesinde; bir hastalığa ya da lezyona ait fotoğrafın birbirinden fiziksel olarak uzakta olan meslektaşlar arasında konsültasyon (görüş alışverişi) amacıyla kullanımı oldukça yaygındır. Sayısal teknolojilerle bir cep telefonu ile bile fotoğrafı çekmek ve aynı anda internet üzerinden uzaktaki bir hekime göndererek görüş almak olasıdır. Bu konudaki en güncel örnek, acil serviste çalışan hekimlerin hasta geldiğinde, görüş almak için ilgili uzmana cep telefonu aracılığı ile gönderdiği fotoğraflardır.
Adli zorunluluk: Komplikasyonlar ve kötü meslek uygulamaları bir yana, özellikle estetik cerrahi örneğinde olduğu gibi sadece hasta memnuniyetsizliği nedeniyle bile dayanaksız şikâyetlerle karşı karşıya kalabilmektedir. Durum böyle olunca her hekimin kendisini adli işlemlerden koruyacak bilgi ve donanıma sahip olması gerekmektedir. Bu donanımın başında da yaptıklarını ve yapmadıklarını kanıtlamak gelmektedir. Yazılı kanıtların yanı sıra ameliyat videoları, hastalığın gidişatını belgeleyen fotoğraflar, olay yeri veya otopsi işlemlerinin kayda alınması gibi görsel dokümantasyon önemli bir kanıt nesnesi durumundadır.
Kişisel arşiv oluşturma: Nadiren kullanılan bilgi ve beceriler ise tekrarlama olanağı az olduğu için unutulmaya mahkûmdur. Ancak insan hayatına doğrudan etki eden bir meslek olarak hekimlik hata yapmayı kaldırmaz. Bu nedenle hekimler nadiren karşılaştıkları durumlarda ne yapacaklarına dair bilgiyi bir şekilde hatırlamak zorundadırlar. Hatırlamanın en kolay ve doğru yolu ise bu bilgi ve becerilerin uygun bir şekilde kaydedilmesidir. Bu kayıtlar sadece nadir kullanılan bilgileri değil, öğrenilen her yeni bilgiyi, edinilen her yeni beceriyi de içermelidir. Kişisel arşiv sadece hekimler için değil ama adli tıp çalışanları, laboratuvar görevlileri gibi sağlık alanında çalışan bütün profesyoneller için önemli bir başvuru kaynağıdır.
Eğitim malzemesi oluşturma: Görsel iletişimin önem kazandığı çağdaş dünyada eğitimin de geleneksel yöntemlerle sürdürülmesi düşünülemez. Ancak unutulmamalıdır ki; bu tür görsel malzemeler, hastanın bizzat kendisini görerek edinilecek hareket, konuşma ve psikolojik durumu gibi faktörlere göre oldukça yetersiz olup, asıl olarak eğitimi destekleme amacıyla kullanılır.
Akademik zorunluluk: “Yayınla ya da yok ol” felsefesini benimseyen akademik dünyada ayakta kalabilmenin tek yolu çalışmaların bilim dünyasına sunulmasıdır. Çağdaş bilimin vazgeçilmez temeli olan kanıta dayalı tıp, tanıya ve tedaviye yönelik uygulamaların bütün unsurları ile kaydedilmesi ihtiyacını doğurmaktadır. Bu ihtiyacın karşılanmasında kayda geçirilen tüm verilerin eksiksiz, konu ile mantık bağlantısının sağlıklı ve anlaşılır olması gereklidir. Görsel gereçler bilimsel bir makalenin kolaylıkla okunması ve anlaşılması için vazgeçilmez unsurlardır.
Bir tıbbi fotoğrafçı için geleneksel görüntülerin yanı sıra kızılötesi, ultraviyole veya floresan görüntüleme; endoskopi ve floroskopi; polarize ışık; ağız içi fotoğraf; stereo görüntüleme ve fotogrametri; kontur haritalama ve fotomikrografi gibi çok özel teknikleri görüntülemek durumunda kalabilir. Ayrıca tıbbi dersler, posterler, sunumlar ve yayınlar için hazırlanan fotoğrafik metinlerin, grafiklerin, tabloların, çizelgelerin ve radyolojik görüntülerin de fotoğraflanması söz konusu olabilir. Sayısal görüntüleme işlemlerinin gelişmesi ile bu alandaki etkinlikler önemli ölçüde değişime uğramıştır. Bu tür düzenleme işlemleri ve masa üstü yayıncılık sıklıkla evlerde ve bürolarda tıbbi fotoğrafçılar tarafından yapılmaktadır. Bu nedenle tıbbi fotoğrafçılar tıbbi konferanslar için görsel ve işitsel hizmetleri yönetmek için mikrofonların özellikleri, ses amfilikasyonu, ses kaydı, projeksiyon malzemeleri ve ekran gereksinimleri gibi konuların temel ilkelerini de özümsemelidir.
Çalışma alanları nelerdir? Tıbbi fotoğrafçılar hastanelerde, araştırma merkezlerinde, acil servislerde, kliniklerde veya tıbbi yayıncılık kuruluşlarında hastalıkların çeşitli aşamalarını (yaralar, lekeler, vücut deformasyonları), yaralanmaları, otopsileri, makroskopik veya mikroskobik materyalleri, radyolojik görüntüleri ve cerrahi işlemlerin öncesi, aşamaları ve sonrası gibi durumları belgelerler. Bunların yanı sıra tıbbi aletlerin ve cihazların fotoğraflanması; bazı grafik ve sanat yorumları; yayınlar ve sunumlar için yapılmış çizimleri de görüntülemek gerekebilir. Eğer sağlık alanında çalışıyorlarsa kendilerinin, başka alanlarda çalışıyorlarsa sağlık profesyonellerinin tedavi ve eğitim çalışmalarını kayda geçirirler. Bu çalışmalar; dermatoloji, oftalmoloji, plastik cerrahi, adli tıp veya diş klinikleri gibi alanlarda olabileceği gibi ameliyathanelerde, kliniklerde, patoloji, mikrobiyoloji, biyokimya, tıbbi genetik, biyoloji laboratuvarlarında veya radyoloji, nükleer tıp birimlerinde de yapılabilir. Fotoğrafın yanı sıra hareketli görüntü elde etmek ve sunmak amacıyla video-konferans veya tele-medicine (uzaktan tıbbi konsültasyon) alanlarında çalışma olanakları bulunmaktadır. Elbette bir tıbbi fotoğrafçının tüm bu konular hakkında ayrıntılı bilgi ve beceri sahibi olması beklenemez. Ancak tatmin edici sonuçlar için kısmen de olsa bu konulara aşinalığı olmalıdır. Bazen iç organları fotoğraflamak için endoskopik görüntüler kaydedilebilir. Bir ışık kaynağı içeren bir tüp ve bir lens, bir fotoğraf makinesi gövdesine bağlanarak çekim alınabilir, böylece hastanın yutak, mide veya kalın barsakları görüntülenebilir. Bazen de tıbbi fotoğrafçı hastane için halkla ilişkiler fotoğrafları çekmek durumunda kalabilir. Bu kapsamda özellikle hastane için düzenlenen ödül törenleri veya ünlü bir ziyaretçinin fotoğrafları çekilebilir. Türkiye’de henüz çok gelişmeyen bir dal olan tıbbi resimleme (illüstrasyon, çizim) alanında tıbbi sanatçılar ve tıbbi görsel-işitsel teknisyenleri ile çalışma olanağı da olabilir.
Bu eğitimi kimler almalı, neden? Türkiye’de tamamen göz ardı edilen tıbbi fotoğrafçılık mevcut şartlarda bir meslek olarak algılanmamakta ve gerek resmi gerekse özel sağlık kurumlarında böyle bir kadro bulunmamaktadır. Bu durum profesyonel destek alma şansından uzak kalan sağlık çalışanlarının bizzat kendilerinin tıbbi fotoğrafçılık konusunda vasatın üzerinde bir yeterliliğe sahip olma zorunluluğunu getirmektedir. Tıbbi fotoğrafçılık sadece sağlık kuruluşlarında çalışanların değil, aynı zamanda otopsi ile iç içe olan adli kurumlarda (teknik personel, avukatlar, savcılar vb.) veya sağlık sigortası ile ilgilenen kurumlarda çalışanların da bilgi sahibi olması gereken bir konudur. Bu meslek gruplarında çalışanlar mesleklerini icra ederlerken gerekli olduğunda tıbbi görüntüleme işlemlerini profesyonel bir desteğe ihtiyaç duymadan yapabilmelidirler. Sağlık muhabirlerinin de bu konuda bilgi sahibi olmaları, kendileri tıbbi fotoğraf çekmeseler bile kullanacakları görsel malzemenin doğruluğunu ve özellikle de dürüstlüğünü kestirebilmeleri açısından son derece önemlidir. İlgili kurumlarda bu bilgi ve beceri birikimine sahip çalışanların olmadığı durumlarda ise tıbbi fotoğraflama için kurum dışından destek aranması zorunlu olacak ve tıbbi fotoğrafçılığın inceliklerini ve hassasiyetlerini bilen profesyonellerle çalışmak gerekecektir.
Tıbbi görsel dokümantasyon eğitimini tıp doktorları, diş hekimleri ve veteriner hekimlerin yanı sıra tıp sektöründe çalışan hemşire, teknisyen gibi tüm sağlık profesyonelleri; savcılar, adli tıp teknisyenleri gibi hukuk profesyonelleri; sağlık sigortası çalışanları; tıbbi konularda yayın yapan dergi, gazete, sosyal medya çalışanları ve sağlık kuruluşlarının halkla ilişkiler birimlerinde çalışanlarının alması bu nedenle önemlidir.
Tüm bu meslek gruplarının yanı sıra bu tür kurumlara tıbbi görsel dokümantasyon ürünü satmak isteyen herkes bu eğitimi almalıdır. Esasen savcı, sağlık muhabiri, fotoğrafçılık bölümü mezunu, foto muhabiri veya fotoğraf sanatçısı gibi sağlık profesyoneli olmayan bir bireyin görsel tıbbi belgeleme yapabilmesi için temel fotoğrafçılık becerisinin yanı sıra tıbbi terminoloji, anatomi, fizyoloji gibi bazı temel tıp bilgileri ile beraber ve halkla ilişkiler bilgilerini de edinmesi gerekmektedir. Ayrıca hasta mahremiyeti ve telif haklarını düzenleyen yasalar konusunda da bilgi sahibi olmalıdır. Temel tıp bilgileri ile birlikte insanlara ve onların sorunlarına incelikle yaklaşma becerisini tıp fakültelerinde ve devamında meslek hayatlarında edinen hekimlere sadece temel fotoğrafçılık bilgilerinin verilmesi ve görsel tıbbi belgelemenin bazı inceliklerinin aktarılması yeterlidir.
Dersler nasıl işleniyor? Mersin Üniversitesi Tıp Fakültesi bünyesinde seçmeli ders olarak ikinci sınıfta okuyanlara yönelik olarak bütün eğitim öğretim yılı boyunca verilen tıbbi fotoğrafçılık dersleri toplam 60 saati bulmaktadır. Bu programda öncelikle fotoğraf ve hareketli görüntünün tarihi anlatılmakta ve fotoğraf ile sinema tarihinden ustalar verdikleri ürünlerle birlikte tanıtılmaktadır. Daha sonra güncel yönelime paralel olarak sayısal fotoğrafa ait teknik bilgiler verilmektedir. Bunlar arasında; sayısal fotoğraf makinesi tipleri, sayısal fotoğraf makinelerinin başlıca öğeleri, video kameraların başlıca öğeleri, ışık ve renk, yardımcı malzemeler, sayısal fotoğrafçılıktaki temel kavramlar gibi konular bulunmaktadır. Bu bilgileri takiben çekim teknikleri, video kurgulama için ipuçları ve görsel kompozisyon prensipleri ile ilgili dersler verilmektedir. Konunun etik ve yasal yanları üzerinde durulduktan sonra tıbbi fotoğrafçılıkla ilgili temel bilgilere geçilmektedir. Bu bilgiler arasında; beden (baş, yüz, gövde, kollar, bacaklar, eller, ayaklar ve parmaklar) fotoğraflama, lezyon fotoğraflama, ameliyathanede fotoğraf çekimi, çıkarılan ameliyat materyallerinin fotoğraflaması, mikroskoptan görüntü alma, videodan görüntü alma ve adli tıpta fotoğraflama konuları bulunmaktadır.
Her grup teorik bilginin bitiminde öğrencilere konu ile ilgili uygulamalar yaptırılmakta ve öğretilen konular pekiştirilmektedir. Uygulamalarda çekilen fotoğraflar sonraki oturumlarda perdeye yansıtılarak kritik yapılmaktadır. Böylece doğrular ve yanlışlar ortaya konmaktadır.
Tıbbi fotoğraf için verilen teorik derslerin ardından öğrenciler ikili gruplar halinde ve bir rotasyon dâhilinde Mersin Üniversitesi Tıp Fakültesi anatomi ve mikrobiyoloji laboratuvarlarında, yine Mersin Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi’nde ortopedi, dermatoloji, plastik ve rekonstrüktif cerrahi, adli tıp birimleri ile ameliyathanede pratik uygulamalar yapmaktadır. Temel fotoğraf eğitiminde olduğu gibi burada da çekilen fotoğraflar sonraki oturumlarda perdeye yansıtılarak doğru ve yanlışlar tartışılmaktadır.
Bu eğitimi almak isteyenler için bir seçenek sunuyor musunuz? Biz bu programa başladığımızda tıbbi fotoğrafçılık seçmeli dersi Bülent Ecevit Üniversitesi Tıp Fakültesi Anatomi Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Çağatay Barut tarafından zaten verilmekteydi. Ancak böylesine yoğun bir eğitimin sadece seçmeli ders kredisi ile karşılanmasının yeterli olmayacağı fikrinden hareketle, bu programa katılan öğrenciler yine Mersin Üniversitesi bünyesinde eğitim veren Sürekli Eğitim Uygulama ve Araştırma Merkezi (SEM) tarafından ücretsiz olarak katılabildikleri bir sertifika programına dâhil edilmişlerdir. Tıbbi Fotoğrafçılık Sertifika Programı Türkiye’de bu konuda verilen tek kariyer programıdır. 2014-2015 eğitim ve öğretim yılında tıbbi fotoğrafçılık seçmeli dersini ve sertifika programını başarıyla tamamlayan ve Türkiye’nin tıbbi fotoğrafçılık konusundaki ilk ve tek sertifikasını almaya hak kazanan yedi öğrenciye belgeleri Mersin Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ahmet Çamsarı, Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ahmet İlvan, Dekan Yardımcısı Prof. Dr. Gönül Aslan, MEÜ Hastanesi Başhekimi Prof. Dr. Meltem Nass Duce ve MEÜ SEM Müdürü Prof. Dr. Ali Havare’nin katıldığı bir törenle verilmiştir. 2015-2016 Eğitim ve Öğretim Yılında bu program için açılan 12 kişilik kontenjan hemen dolmuş ve derslere başlamışlardır.
Yurt dışında böyle eğitimler veriliyor mu? Bu konu henüz Türkiye’de ilgi görmüyor. Ancak yurt dışında dünyanın önemli üniversiteleri tıbbi fotoğrafçılığı bir akademik kariyer olanağı olarak sunmaktadır. Çarpıcı bir örnek olması açısından Westminster Üniversitesi’nin açtığı üç yıllık “Clinical Photography BSC Honours” programının 2014-2015 eğitim ve öğretim yılındaki ücretleri İngiltere’den başvurulara 9.000 pound, İngiltere dışından başvuranlara 11.750 pounddur. Sadece bu örnek bile konuya verilen önemi yeterince anlatmaktadır.
Eğitimi alanlar ne diyor? Mersin Üniversitesi Tıp Fakültesi öğrencisi tıbbi fotoğrafçılık sertifikasına sahip olan Ecem Kahraman, şunları söyledi: “Fotograf çekmenin akıl almaz zevkini çok önceden tatmış biri olarak bu programı ilk gördüğümde fazlasıyla ilgimi çekti ve işin içinde olmam gerektiğini düşünerek başvurdum. Başlangıçta ne çekeceğimiz hakkında bir bilgim yoktu. Tıbbi fotoğrafçılığın sanılanın aksine sadece kadavra fotoğrafı çekmek olmadığını anladım. Şu an doğru fotoğrafı ayırt edebiliyor olmak inanılmaz. Tıbbi fotoğrafın tıp eğitimi için, hasta takibi için ne kadar önemli olduğunu, yanlış fotoğrafın ne gibi sorunlara yol açacağını bizzat görerek öğrenmemiz bizim ayrıcalığımız oldu. Ayrıca programın ikinci sınıfta olması nedeniyle hastane ortamını, poliklinikleri ve ameliyathaneyi tanımak, hocalarla ve diğer hastane ekibiyle tanışmak, onlarla iletişime geçmek bu programın bize katkılarından.”
Mersin Üniversitesi Tıp Fakültesi öğrencisi tıbbi fotoğrafçılık sertifikasına sahip olan Bahri Polat ise şunları dile getirdi: “Tıbbi Fotoğrafçılık dersini ilk seçtiğim sırada fotoğrafçılıkla ilgili amatör seviyesinde dahi bir bilgim yoktu. Fotoğrafçılığa ilgi duyardım ve sadece hobi olarak kalmasındansa profesyonel bir amaç için çalışmayı istedim. Başta herkes gibi ben de kadavra fotoğrafı çekileceğini sanıyordum. Dersler işlendikçe önce temel fotoğraf tarihini, ardından da temel fotoğrafçılık bilgilerini öğrenerek hem teorik bilgi seviyesi hem de uygulama deneyimlerimle amatör fotoğrafçı seviyesine ulaştım. Sonrasında da aldığımız tıbbi fotoğrafçılık eğitimiyle tıbbi fotoğrafçının tüm çalışma alanlarını ve çalışma ilkelerini yine hem teorik hem de uygulamalı olarak öğrendim. Öğretilenlerin havada kalmaması adına önem taşıyan uygulamalarda edindiğim tıbbi bilgileri ve tıbbi fotoğrafa dair bilgileri günlük hayatımda, çalışmalarımda kullanıyorum. Cerrahlarımızın görüntülenmesini istedikleri nadir vaka ameliyatlarına yakından şahit olmak da ayrı bir güzelliği bu işin.Eğitimim devam ettikçe incelediğim dergilerde, yayınlarda, internet araştırmalarımda tıbbi görüntüleme açısından ne yazık ki çok hata buldum. Tıbbi fotoğrafçılık eğitiminin önemini zaman geçtikçe daha iyi anladım.”
Esra Öz
Webadresi: http://fesraoz.blogspot.com.tr/
Twitter: https://twitter.com/fesraoz
Instagram: https://www.instagram.com/fesraoz/
Youtube: https://www.youtube.com/user/FEsraOz